Goldman Sachs, JP Morgan ve Citibank gibi global bankaların 200 baz puan artış beklentisine paralel gelen 24 Aralık’taki faiz artırımı Türk Lirası’na olan yatırımcı güvenini tazeledi. 200 baz puan faiz artışıyla birlikte 1 haftalık repo faizi yüzde 17 seviyesine yükselirken, piyasalara para politikasındaki sıkı duruşun devam edeceği mesajları verildi. Yine aynı uluslararası yatırım bankaları sıkı para politikasının 2021’in geneline yayılmasını bekliyor.
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, cuma günü yaptığı konuşmada asıl amacın enflasyonu düşürmek suretiyle uzun vadeli borçlanma faizlerinin düşürülmesi olduğunu ve bunun için Merkez Bankası’nın elindeki bütün araçların kullanacağını vurguladı. Özetle, önce enflasyonla mücadele, ardından TL borçlanma maliyetlerini aşağıya çekmek… TCMB’nin açıklamalarından çıkan iki sonuç; fiyat istikrarını sağlama ve Türk Lirası’nın değerini koruma olarak ikiye başlıkta incelenebilir.
Teknik kısımları geçerek şunu soralım; faizler arttı, sıkılaşma dönemi başladı ve piyasalar gidişattan memnun. Genel olarak TL varlıklara ilgi artarken ve borsalardaki ralli devam ederken, Türk Lirası döviz kurları karşısında güçlenmesini ne kadar sürdürebilir?
Kasım ayının başından itibaren atılan politika adımlarıyla birlikte 8,57 TL'ye kadar yükselen dolar/TL bugün 7.50 TL'nin altında 7,41 TL seviyesini gördü. Tüm bunlar olurken, yurt içi yerleşiklerin Döviz Tevdiat Hesaplarında geçtiğimiz haftaya kadar yeni rekorlar izliyorduk. Döviz kurları yükselirken enflasyondan korunmak için dövize geçen yatırımcı, faizlerin arttığı dönemde döviz kurlarının düştüğü ortamda uzun dönemdir topladığı dövizi satıp tekrar neden Türk Lirası’na geri dönmüyor?
Bugün Londra’da off-shore piyasalarda haftalık TL swap maliyeti negatif bölgeye kadar geçti. Noel tatilleri sebebiyle sığ bir piyasa da olsa TL maliyeti yüzde 17 olan bir ortamda 0’ın altında eksi bölgeye geçen TL maliyeti yurt dışından gelen yoğun TL talebini gösteriyor. Yani yurt dışı yerleşikler üzerine para ödeyerek Türk Lirası’na döndü. Yabancı bunu yaparken yurt içi yerleşikler yüksek faiz ve sıkılaşma döneminde dövizde durmaya devam ediyor.
Dolar’ın 7.00-7.20 TL aralığına giden yolculuğunun başlama düdüğünü 24 Aralık’taki 200 baz puan faiz artırımı çaldı. Şahsi beklentim 24 Aralık’ta faizin artırılmayacağı yönündeydi. Ancak faiz oranları artırıldı. 25 Aralık sabah yayınında dövizdeki hareketin aşağı yönlü olacağını belirttim.
Yabancı yatırımcının TL faizlerinden memnun olduğu bir ortamda yurt içi yerleşiklerin henüz Türk Lirası’na güveni geri gelmiş değil. Ancak bu durum dövizin gidişatını değiştirmiyor. 2018’de yaşanan kur atağından sonra haftalık repo faizindeki toplam 750 baz puan artırım Dolar/TL’yi 4 ay içerisinde 7,20 TL’den 5,30 TL’ye kadar yüzde 36’ya varan bir değer kaybı dönemine sokmuştu. Kasımda görülen 8,57 TL zirvesinden sonra toplamda 675 baz puanlık bir artış söz konusu.
Birebir aynı hesabı yaparsak Dolar/TL 6,30 TL gibi bir değer ortaya çıkıyor. Dönemler farklı olduğu için aynı düzeltme görülür demek yanlış. Ancak iki dönemin de bir ortak noktası var; yükselen döviz ve enflasyona vurulan yüksek faiz darbesi.
Paranın bir inanca sahip olmadığı söylenir. Küresel sermaye de yalnızca getirinin peşindedir. Türk Lirası’nın getirisinin yükseldiği ve yabancı sermayenin TL’ye döndüğü bu dönemde akıntıya karşı durmanın maliyeti de çift taraflı olarak biraz yüksek olabilir. Hem TL’nin değer kazanması hem de TL’nin getirisini kaçırmak, yani fırsat maliyeti.